2 Ağustos 2009 Pazar

Kemal Doğan / Eleştiri-Özeleştiri Kültüründen Yoksun Kalmamak....

02/08/09


En son yazmış olduğum yazıda sosyal demokrasi adı altında Soros’dan medet uman devrimci mücadeleye ve mücadelede şehit düşenlere saygısızlık yapanları yazmıştım. Yazımı çok olumlu bulanlar ve devrimcilerin-demokratların can çekiştiği şu günlerde böylesi yazıları dillendirmemek gerektiğini söyleyenler de oldu. Ben ise şöyle düşünüyorum, devrimci olana demokrat olana , sosyalist olana sözüm yok. Bu çerçeveye bürünmüş olan revizyonist, oportinist kişiliklere ve kurumlara söylüyorum. Sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir partinin genel başkanı çıkıp rahatlıkla Mahir Çayan gibi bir değeri kirletmeye çalışıyorsa ve demokratlık adı altında Soros Paşa’dan medet umup, devrimcileri ,demokratları oyalamaktan hatta kafa karışıklığından öteye götüremeyen ve bu tutumu Teşhir etmenin bir devrimci sorumluluk olduğunun bilinçindeyim.

Türkiye Devrimci Hareketinde Deniz’ler , Mahir’ler ve Kaypakkaya’lar bağımsızlık uğruna canlarını veren devrimcilerden bir kaçıdır. Sosyal Demokrasi adına bunları kirletmeye çalışanları birazda olsa anlarız ama bunu Sosyalist olduklarını iddia ederek, hem Amerikan emperyalizmine karşı bayrak açmadan hem de Soros’dan medet umarak bağımsızlık şairini elden bırakmayan devrimci değerleri kirletmeye çalışanların kirletemelerine izin vermeyeceğiz. Bu konuyu daha derin analiz etmek gerekir CHP, DSP,SHP, YDH,10ARALIK Hareketi ve kendilerine sosyal demokrat diyen irili ufaklı bir çok akımın Sol olmadığını bizler iyi biliyoruz, birde sosyalist olduklarını iddia eden fakat buna göre hareket etmeyen bir çok akım, (parti) her ne kadar Leninist parti modeline uygun olmasalar da, hatta çok uzak olsalar da ve örgütlenme biçimini buna uygun yürütmeseler de kendilerinin sosyalist olduklarını söylüyorlar. Solun, Sosyalist mücadelenin bu vb akımlardan kurtularak,işçi sınıfı ile sosyalist hareketi bir bütün olarak ele alan ve buna uygun hareket eden örgütlenmeyi ciddiye alan bir yapıya ihtiyacı vardır. Söylemin ötesinde pratikte tutarlı bir hareketle sol kendini yapılandırmaladır.

Gerçek bir Sosyalist parti , kurum Eleştiri-Özeleştiri kültüründen yoksun olmamalı.Buna uygun hareket etmeli ve hatalarında ders çıkartarak yola devam etmeli, ancak bu yolla devrimci mücadeleyi kazanıp kitlelerle bağ kurmada önemli yol katedebiliriz. Lenin semce yazılarında "Bugüne dek bütün devrimci partiler, kendilerin! beğenmişlikleri, güçlerinin nerede olduğunu göremeyişleri ve eksikliklerin! ortaya koymaktan korkmaları yüzünden yıkılıp gitmişlerdir. Ama biz yıkılmayacağız. Çünkü biz eksikliklerimizi ortaya koymaktan korkmuyoruz ve onları yenmeyi öğreneceğiz." İşte Lenin yoldaş hatalarından ders çıkararak mücadele de kazanımlarını bizlere sundu. Parti-kurum hatalarından ders çıkartarak ve bu hataların özleleştirisini vererek Türkiye Devrimci Hareketinde önemli bir yol alarak , mücadeleye devam etmek durumundadır, aksi halde Üzülerek ifade ediyorum Türkiye devrimci hareketi şuan olduğu bunalımın dışına çıkmakta güçlük çekecektir. Eylemlerde sadece kendi kendimize slogan atarak, yayınlarımızı kitlelerden uzak protokol şeklinde birbirimize göndererek ve can alıcı bir sorun Kadro yaratmanın ve ideolojik yenilenmenin gerekliliklerini yerine getirmeyerek bulunduğumuz yerde dururuz.

Karl Marx'ın eleştiri özeleştiri anlayışı ve geçmişi eleştirilmesin den ne çıkardığını şu sözünden anlayabiliriz. "Bugüne kadar filozoflar dünyayı yorumlamakla yetindiler, oysa aslolan onun değiştirilmesidir." Evet yanlış anlaşılmaktan hep korktum, devrimci hareketlerin bir çoğu da Marx’ın dediği gibi sadece yorumladılar , onu değiştirmeye geldiğinde olumlu yol katedemediler bunun nedenlerini yukarıda da kısaca anlatmaya çalıştım. İnsan düşünen bir varlıktır. Düşünen varlık, doğası gereği, içinde bulunduğu toplumsal yapıya karşı da sürekli eleştireldir. Burada sorun bu düşünen ve eleştiren varlığın eleştirilerini salt yorumlamayla mı sınırladığı, yoksa değiştirme ve dönüştürme düzeyine mi olduğudur. Sosyalizmin savunucuları olarak devrimciler, kötülükleri, yanlışları ortadan kaldırmayı, doğruları savunmayı amaçlarlar. Felsefelerinin gereği budur. Yoksa onları ifade etme, yorumlama yöntemleri, eskinin değişmesi ve yıkılması için yetmez. Buda sadece ifadeden başka bir şey olmaz.

Devrimci mücadelede tutarlılık, özgüven ve mücadelede ısrarcı olmak , mücadelenin önkoşuludur. Devrimci hareketlerin kendi hata ve yanlışlıklarını açıklama cesaretine sahip olmaları gerekmektedir. Yine Lenin yoldaşın sol komünizm kitabından kısa bir alıntı yaparak devam edebiliriz "Bir siyasal partinin kendi yanılgıları karşısındaki tutumu bu partinin ciddi olup olmadığım, kendi sınıfına karşı ve emekçi yığınlara karşı görevlerini yerine gerçekten getirip getirmediğini saptayabilmemiz için en önemli ve en güvenilir ölçütlerden biridir. Yanılgısını içtenlikle kabul etmek, nedenleri arayıp bulmak, bu yanılgıya yol açan koşulları tahlil etmek, yanılgıyı doğrultma yollarım dikkatle incelemek, işte ciddi bir partinin belirtileri bunlardır."



Eleştiri-Özeleştiri devrimci mücadelenin soluk alıp verdiği bir yaşam biçimidir, ancak bu şekilde gelişip , güçlenip hedefe doğru emin adımlarla ilerleyebiliriz. Yoksa, yanlış ve eksikliklerin bilindiği halde, ve bunlar eleştiriye tabi tutulduğun da bunları kabul ettiği halde, gereğini yerine getirmemek , rahipler gibi günah çıkartmaya benzer. Sosyalistler ,Devrimciler hata yapmaz vb diye bir kural yoktur, devrimci mücadelede iş yapan engeller karşısında amansızca mücadele eden insan elbette hata yapacaktır . Lenin yoldaşın söylediği gibi "akıllı adam yanlış yapmayan adam değildir. Böylesi yoktur ve olamaz. Akıllı adam odur ki, pek ağır olmayan yanlışlar yapar ve onları kolayca ve çabucak düzeltir". Sorumluluğu gereği bu hatalardan ders almasını bilerek , yoldaşları ve hareketine bu hatalardan kaçınarak gerekli ders alarak yoluna devam etmesini bilen bir insan ancak mücadeleye yararlı hale gelebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder